Muhdesatın Aidiyeti Nedir? – Uygulamada Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
- Giriş
Taşınmaz mülkiyetine ilişkin uyuşmazlıklarda en sık karşılaşılan konulardan biri “muhdesatın aidiyeti”dir. Muhdesat; bir taşınmazın malikinden başka bir kişi tarafından o taşınmaz üzerine yapılan yapı, ağaç, tesisat veya benzeri eklentileri ifade eder. Bu tür eklentilerin kime ait olduğu, yani “aidiyeti”, uygulamada hem mülkiyet hakkı hem de tazminat talepleri açısından büyük önem taşır. - Muhdesat Kavramı ve Hukuki Niteliği
Muhdesat, Türk Medeni Kanunu’nun 684. ve devamı maddelerinde dolaylı olarak düzenlenmiştir. Kanun gereği, bir taşınmaz üzerindeki eklentiler asıl şeyin (taşınmazın) bütünleyici parçası sayılır. Ancak muhdesat, taşınmaz malikinden başka biri tarafından yapılmışsa bu durumda eklentinin mülkiyeti kural olarak onu yapan kişiye ait olur.
Bu nedenle muhdesat, bağımsız bir mülkiyet konusu değil, belirli koşullarda kişisel hak doğurabilen bir fiilî durum olarak değerlendirilir.
Muhdesata ilişkin olarak öncelikle bunu meydana getiren kimse bazı davaları açabilir. Bu kapsamda, ilk olarak muhdesatın tespiti davası sayesinde muhdesatın kim tarafından meydana getirildiği belirlenir. Ama, bunun yerine salt muhdesatın mülkiyetinin tespiti istenemez. Muhtesatın aidiyeti davalarını açabilmek için bir hukuki yararın bulunması gerekmektedir. Yargıtay’a göre, muhdesatın tespiti davası istisnaîdir ve ancak sınırlı bazı hallerde açılabilir. Bunlar, derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması ile KK. m. 19 hükmünün uygulama imkânının bulunmasıdır. Bu hallerde, söz konusu davanın açılabileceği şüphesizdir.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4216 Esas, 2022/2603 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; ‘’Antalya 5. İcra Müdürlüğü 2012/1.6 Esas sayılı dosyasında alacaklıya “muhdesatların aidiyetinin tespiti” davası açılmak üzere yetki belgesi vermiş alacaklı vekilince bu yetki belgesine dayanılarak eldeki dava açılmıştır.
Muhdesatın aidiyeti istemli davalar, tespit davası mahiyetinde olduğundan tapu kayıt maliki dışında üçüncü kişi konumunda olan alacaklı davacının dava açmasında hukuki yararının bulunması, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114. maddesi uyarınca dava şartlarındandır.’’
- Muhdesatın Aidiyeti Davası Nedir?
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası, bir taşınmaz üzerindeki yapının veya eklentinin kime ait olduğunun tespiti amacıyla açılır. Taşınmaz üzerinde bulunan ve taşınmazdan ayrılamayan taşınmaz yapıların davacıya ait olduğu ispatlanması gerekmektedir. Bu yapıların davacı tarafından inşa edildiği ya da ettirildiği, veyahut taşınmaz satın alınırken buna ait bedellerin ödendiğinin ispatı gerekmektedir.
Bu dava, özellikle şu durumlarda gündeme gelir:
• Hisseli taşınmazlarda, paydaşlardan birinin taşınmaza yapı yapması,
• İmar affı başvurularında yapı malikinin belirlenmesi ihtiyacı,
• Kamulaştırma veya tapu iptal–tescil davalarında muhdesat sahibinin haklarının korunması.
- Görevli ve Yetkili Mahkeme
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davalarında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.
Yetkili mahkeme ise taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir.
Bu kural, HMK’nın taşınmazla ilgili davalara ilişkin kesin yetki düzenlemesinden kaynaklanır. - İspat ve Deliller
Davacı, muhdesatın kendisine ait olduğunu ispatla yükümlüdür.
Uygulamada şu deliller önem taşır:
• Tanık beyanları
• Fotoğraflar, keşif ve bilirkişi raporları
• İmar, ruhsat veya elektrik-su abonelik kayıtları
• İnşaat giderlerine ilişkin belgeler
Yargıtay uygulamasına göre, inşaat masraflarının kim tarafından karşılandığı, yapıyı kimin yaptığı veya yaptırdığı hususları aidiyetin belirlenmesinde belirleyici unsurlardır. - Sonuç
Muhdesatın aidiyeti, taşınmaz üzerindeki mülkiyet ilişkilerini doğrudan etkileyen önemli bir konudur. Özellikle hisseli taşınmazlarda ve yapılaşmanın söz konusu olduğu durumlarda ileride doğabilecek uyuşmazlıkların önlenmesi açısından, tarafların haklarını önceden belgelemeleri ve gerektiğinde hukuki danışmanlık almaları büyük önem taşır.